Qədim yurdumuz RƏVAN
Gerçekte Revan, yani Erivan asırlar boyunca Müslümanların elinde kalmıştı. O şehirde ve bugün “Ermenistan” denilen yerlerde Ermeni nüfusu % 5 bile değildi. Nüfusun % 90’a yakını Müslüman’dı. Bugünkü Ermenistan, kelimenin tam mânâsıyla, çakma, sun’î ve dolgu bir devlettir. Tıpkı İsrail gibi şu güzelim dünyanın yüzünde çıkan çıbanlardan biridir. Geliniz her harfi gerçeklere dayanan şu söylediklerimize bir de “tarih büyüteciyle” bakalım: Topkapı Sarayı’ndaki Revan Köşkü’nü gördünüz mü? O zarif yapıyı görenler hayranlığını saklayamaz. Peki o köşke niçin “Revan” isminin verildiğini, niçin yapıldığını hiç düşündünüz mü?
Revan, yani bugünkü ismiyle Erivan bizimdi. Hem de şöyle böyle değil, çok uzun zaman bizim elimizde kalmıştı.
Bugün “Ermenistan” denilen “çakma ülke,” tarih boyunca hiçbir zaman Ermenilerin olmamıştır.
Son beş yüzyıla bakalım: 15. Yüzyılın ikinci yarısı boyunca bugünkü Ermenistan toprakları Akkoyunlu’ların elinde idi. Uzun Hasan’ın ölümünden sonra Akkoyunlu devleti zaafa düştü, o topraklar Safevilerin eline geçti. Yavuz Sultan Selim’in kazandığı Çaldıran Zaferi’nden sonra (1514) o topraklar Osmanlı Devleti ile Safeviler arasında el değiştirmeye başladı.
Revan (Erivan) ve civarları bir Osmanlı’nın bir Safevi’nin elinde kaldı. Sultan III. Murad zamanında. Özdemiroğlu Osman ve Ferhad Paşalar Safevilere karşı üst üste zaferler kazandılar.
Bu arada Revan da fethedildi.
Sultan IV. Murad zamanında, Osmanlı Devleti ile Safevi devleti arasında en uzun müddet devam eden (1623-1639) savaş cereyan etti. Sultan IV. Murad’ın 250 bin kişilik muhteşem bir ordunun başında çıktığı son seferde Safevilerin elindeki pek çok vilayet gibi, iki mühim vilayet olan Bağdat ve Revan da fethedildi (8 Ağustos 1633’te). Bu iki muhteşem fethin sembolü olarak Topkapı Sarayı’nda Bağdat ve Revan Köşkleri inşa ettirildi.
Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Osmanlı Devleti, Erivan bölgesini Safevi Devletine bıraktı. Erivan, 1724’te Osmanlı Devleti’ne 1743’te Safevi Devleti’ne geçti. 1747’de bölgede “Revan Hanlığı” kuruldu ve Revan (Erivan) bu devletin eline geçti. Bu tarihte, bölgedeki Ermeni nüfusu % 5 nispetindeydi. Bölgede ağırlıklı olarak Türkler, Azeriler ve Farslılar vardı.
Yani Müslüman nüfus ağırlıktaydı. % 90 civarındaydı. Peki bu “Ermenistan” nereden çıktı? Diyecek olursanız, onu da anlatalım:
Erivan ve civarı 1827’de Rus ordusunun eline geçti. 10 Şubat 1828’de Rusya ile İran’daki Kaçar Hanedanlığı arasında imzalanan “Türkmençay Antlaşması” ile Erivan ve civarı Rusya’ya verildi.
Rusya, Müslümanların akınını durdurmak için arada tampon bölge oluşturmak istedi ve 1828’den itibaren Erivan ve civarına Ermenileri getirip yerleştirmeye başladı. İlk planda İran’daki Ermenileri getirtti. Böylece bölgedeki Ermeni nüfus % 18’e yükseldi.
Rusya, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra “çakma devlet projesi”ni genişletti. Tıpkı denizin doldurularak; yol, havaalanı, park, yerleşim yerleri yapılması gibi; Osmanlı’nın, İslâm Dünyası’nın ve Ortadoğu’nun böğrüne hançer saplamak demek olan bu “Çakma devlet projesine” Batı ülkeleri de destek verdi. Yirminci Yüzyılın başında ABD de projeye müdahil oldu. Bu projenin uygulama safhası çok kanlı olacaktı.
Birinci Dünya Savaşı’nda Rus ordusu ile birlikte Anadolu’ya dalan Ermeni eşkiyaları bölgede terör estirdiler.
İnsanlık tarihindeki en vahşî katliâmları gerçekleştirdiler. Önce Ardahan, Kars, Ağrı, Iğdır, Van, Bitlis, Muş, Erzurum, Erzincan ve civarlarında yaklaşık bir milyon Müslümanı katlettiler. Kadınlara tecavüz etmek, karınlarını yarıp bebekleri çıkarıp parçalamak, ya da kızartıp yakınlarına yedirmek gibi, tüyler ürpertici vahşet tabloları sergilediler. Mondros Mütarekesinden sonra aynı vahşetin benzerlerini Güneydoğu ve Akdeniz bölgelerinde (Antep, Maraş, Adana, Mersin) tekrarladılar.
BURHAN BOZGEYİK
11 Nisan 2016 Pazartesi, Millî Gazeti (“Revan Köşkü”)
P.S.
Türkiyənin tanınmış yazarlarından olan Bürhan Bozgeyik 20-yə qədər kitabın müəllifidir. 1957-ci ildə Gaziantepdə doğulan yazar araşdırmaları ilə daim oxucuların marağına səbəb olub.
“Yolbaşı” və “Köprü” dərgilrinin naşiri B.Bozgeyik illərdir “Milli Gazete”nin köşə yazarı kimi fəaliyyət göstərir.
“Revan köşkü” araşdırması da “Milli Gazete”də yayımlanıb.